Oğulcuğum, benden dört şey belle, ışlediğin zaman sana zarar vermeyecek dört şeyi de aklında tut: zenginliğin en üstünü akıldır; yoksulluğun en büyüğü ahmaklık. Korkulacak şeylerin en korkuncu kendini beğenmektir; soyun-sopun en yücesi güzel huy. Oğulcuğum, ahmakla eş dost olmaktan sakın; sana fayda vermek ısterken zararı dokunur. Nekesle eş dost olmaktan sakın; ona en fazla muhtâç olduğun zaman yardımına koşmaz, oturur. Kötülük edenle eş dost olmaktan sakın; o, pek az bir şeye seni satar gider. Yalancıyla eş dost olmaktan sakın; çünkü o, serâba benzer; uzağı yakın gösterir sana, yakını uzaklaştırır senden.
İnananın yüzünde güleçlik vardır, kalbindeyse hüzün. Gönlü her şeyden geniştir, nefsi her şeyden alçak. Yücelikten nefret eder, şöhrete düşmandır, gamı gussası uzundur, düşünmesi derin. Susması fazladır; vakti yoktur. Çok şükreder, çok sabreder. Düşünceye dalmıştır, ıhtiyâcı olanları görünce kendi ıhtiyâcını hatırlamaz bile. Huyu güzeldir, geçinmesi hoş ve yumuşak. Şeref ve din bakımından serttir, huy bakımından kuldan alçak.
Dünyâ dört şey üstünde durur: bilgisiyle amel eden, halka da öğreten bilgin; öğrenmekten utanmayan, çekinmeyen bilgisiz, varlığında nekeslikte bulunmayan cömert, âhiretini dünyâsına satmayan yoksul. Bilgin, bilgisini yitirirse, bilgisiz de öğrenmekten çekinir. Zengin, malında nekeslik ederse yoksul da âhiretini dünyâsına satar.
Kim bir işte halka öncü olursa, başkasını terbiyeye kalkmadan kendisini terbiye etmeli. Bu terbiye de diliyle öğüt vermeden önce, huyuyla öğüt vermek suretiyle olmalı. Nefsine muallim olup kendini terbiye eden kişi, insanlara muallimlik edip onları terbiye edenden daha fazla yüceltilmeye değer.
Sizi İslâm’a öylesine bir nisbetle mensup sayayım ki, benden önce kimse böyle bir nisbeti söylememiştir: İslam teslîm oluştur; teslîm oluş yakindir; yakin gerçeklemektir; gerçeklemek ikrardır; ikrar emre uymaktır; emre uymaksa o emirleri yerine getirmektir.
Sorun beni yitirmeden; çünkü andolsun allah’a, kur’an’da hiç bir âyet yoktur ki niçin ve kimin hakkında ındi, nerede ındi, düzlükte mi, dağlıkta mı, hepsini de en ıyi bilenim ben. Gerçekten de rabbim bana, anlayan bir akıl, söyleyen bir dil ihsan etmiştir.
Her musibetin bir zamanı vardır, o zaman mutlak yaşanmalıdır; o musibet birinizin başına geldiğinde, zamanı gelip geçene kadar teslim olup sabretsin. Zira musibetin yöneldiği zaman onu gidermek ıçin çare aramak, onun zorluğunu çoğaltır.
Bildiğim, tanıdığım andan beri hakkı inkâr etmedim. Bana gösterildiği andan beri hakta şüpheye. Düşmedim, yalan söylemedim. Kimse de benim yalan söylediğimi söylemedi. Ben ne yolumu sapıttım, ne de benim yüzümden biri yolunu sapıttı.
Kalbinde, halka karşı şefkat ve sevgi hissi uyandır, onlara iyi davran. Allah’ın seni nasıl bağışlamasını istiyorsan, sen de halkı bağışla. Bağışlayınca pişman olma, cezalandırınca sevinme. Öfkelenip ceza vermede acele davranma.
Bütün kitapların özü kur’an’da toplanmıştır. Kur’an’ın özü, ilk sûre olan fatiha suresi’dir. Fatiha’nın özü ‘besmele’dir. Besmelenin özü iste bu (be) harfidir. Ben de, işte bu (be) harfinin altındaki noktayım.
Dostların kalplerini insana ısındıran, düşmanların kalplerinden kini gideren en güzel şey, onlarla karşılaşınca güler yüzlü olmak, gıyabında hallerini sormak, huzurlarında ise iyi ve yumuşak davranmaktır.
Sözün dikildiği yer, gönüldür; ısmarlandığı yer düşüncedir, onu kuvvetlendiren akıldır, meydana çıkaran dildir; bedeni harflerdir, canıysa anlamı; süsü, düzenli söylenmesidir; düzgünlüğüyse doğru oluşu.
Mü’min kişi gününü üç zamana ayırır: bir bölümünde rabbiyle münacat eder. O’na ıbadet eder; bir bölümünde kendi nefsini muhasebe eder; bir bölümünde de helal ve güzel lezzetlerle meşgul olur.
Şaşarım o kimseye ki, korktuğu yoksulluğa doğru koşup durur; arayıp istediği zenginlik, elinden yiter gider. Dünyâda yoksullar gibi yaşar, âhiretteyse zenginlerin sorusuyla sorguya çekilir.
nimetlendirmiştir. Onların ellerine nimetler (mal ve mülk) vermiştir. Onlar da o nimetleri kullara ihsân ederler. Fakat, ihsân etmediler mi de, o nimetleri onlardan alıp başkalarına verir.
Biziz peygamber’in elbisesi, onun dostları, ona hizmette bulunanlar, ona varılacak kapılar. Evlere ancak o kapılardan girilir; kapılardan başka yerden girenler hırsızdır; cezâya çarpılır.
Senin gerçek kardeşin, seninle beraber olan, sana faydalı olmak için kendini zarara sokan, zamanın musibetleri sana dokunduğunda, seni kurtarmak için, kendi işlerini bırakabilendir.
Zikir de Allah’ı hatırlamak iki çeşittir: Musibet vakti zikretmek, bu ıyi ve güzeldir; Bundan daha güzeli ise insanı Allah’ın haram kıldığı şeylere yönelmekten alıkoyan zikirdir.
Namaz, her temiz kişinin Allah’a yaklaşmasıdır. Hac, her zayıfın savaşıdır. Herşeyin zekâtı vardır; bedenin zekâtı da oruçtur. Kadının savaşıysa kocasıyla ıyi geçinmesidir.
Yalancıların başlıca sıfatları şunlardır: önce sana diller döker, birçok şeyler vaat eder, sonra senden vazgeçer, daha sonra da arkandan senin aleyhine birçok şey söyler.
Üç şeye riayet eden mesut olur: Nimet ulaştığında şükretmek, rızık kesildiğinde mağfiret dilemek, sıkıntıya düştüğünde çok la havle vela kuvvete illa billah demek.
Yumuşak ahlak soyluluk ve büyüklüktendir. Yumuşak huyluluğun bitmez tükenmez kaynağı ol. Kimseye asla eziyet etme, yaptığın şeyin sonuçlarını görür ve duyarsın.
Yoksula yardımı dilenmeden yap. Sen onu el açmak zorunda bırakırsan, verdiğin sadaka ile onun sadakadan daha değerli olan haysiyetini satmaktan kurtarırsın.
Sabır, hedefe ulaşmanın anahtarıdır; direnişin sonu zaferdir. Her isteğin gerçekleşmesinin bir vakti vardır; kader, o vakti harekete geçirir vücuda getirir.
Memurlarınızın hareketlerini kontrol ediniz ve bunun için güvendiğiniz samimi kişileri kullanınız. Mektuplar ve müracaatlara bizzat kendiniz cevap veriniz.
İnsanın değeri, himmetincedir; gerçekliği, adamlığıncadır; erliği, yaptığı kötülükten utancı kadardır; temizliği ve nâmusu da kıskançlığı derecesindedir.
Akıllı; şehvetten uzaklaşan, ahireti dünya ile değişmeyendir. Akıllı, yalnız ihtiyacı kadar ve delille konuşur, sadece ahiretinin ıslahı için çalışır.
Mürüvvet; insanın, kendisini lekeleyecek şeylerden kaçınması ve güzellik kazandıracak şeylere yaklaşmasıdır. Fazilet, gücü yettiğinde affetmektir.
Bir toplumun yaptığına razı olan, onlardan sayılır. Onlardan sayılan her kişinin de iki suçu vardır: O işi işlemek suçu, o işe razı olmak suçu.
Bayram, (Ramazan) orucunu, geceleri ettiği ibâdeti Allah’ın kabül ettiği kişiye bayramdır. Hangi gün Allah’a isyan edilmezse, o gündür bayram.
Akıllı kişi ancak üç şey için yolculuk eder: geçimini sağlamak, ahiretini elde etmek, yahut da haram olmayan zevk ve lezzetlerden faydalanmak.
İstediğin kimseye iyilik et, onun emiri olursun. Dilediğin kimseden iste onun esiri olursun. İstediğin kimseden müstağni kal, eşiti olursun.
İlim hiçbir servet ile satın alınmaz. Onun içindir ki, bir cahil ne derecede zengin olursa olsun, en fakir bir âlim ile mukayese olunmaz.
Yüzünüze karşı yapılan şişirme övgüleri dinlemekten kendinizi koruyunuz. Çünkü onlar kalpleri kirletip ortalığa pis bir koku yayarlar.
Ben Allah’ın kullarına açtığı kapıyım, her kim ondan girerse âmânda (kurtuluşta) olacaktır. Cennet ve cehennemin anahtarları bendedir.
Düşünce sâf bir aynadır. İbret almak korkutan bir öğütçü, başkasında görüp de hoşlanmadığın şeyden çekinmense edep olarak yeter sana.
Söz dilinin sustuğu ve amel dilinin söylediği nasihat hiçbir kulak tarafından kovulmaz ve onun faydası ile hiçbir fayda bir olmaz.
İnsanlar, dünyalarını düzene sokmak için dinlerine ait bir şeyi terk ettiler mi, Allah onları ondan daha zararlı bir şeye uğratır.
Sana rağbet ve muhabbeti olan kişiye rağbet etmemen, nasibinde noksana düşmendir. Senden hoşlanmayana rağbet etmense alçalmandır.
Amel eden cahil kişi, yoldan başka yerde yürüyen gibidir. Bu yürüyüşü ona, ihtiyacından uzaklaşmaktan başka bir şey kazandırmaz.
Kendi çocuğunu edeplendirdiğin şeyle yetimi de edeplendir ve çocuğunun eğitimi için yararlandığın yerden yetim için de yararlan.
Dertlerimi kimselere söylemem, dostuma söyleyeyim de neden onu da üzeyim. Düşmanlarıma söyleyeyim de neden onları sevindireyim.
Yeni ilmi şeyleri öğrenmekle, kalbinizin yorgunluğunu ve rahatsızlığını giderin, çünkü kalpleriniz de vücudunuz gibi yorulur.
Eğer birgün dünyaya ait derdin olursa, rabbine dönüp rabbim çok büyük derdim var deme. Derdine dönüp çok büyük rabbim var de.
Dostlukta ileri gitme, olur ki o dost bir gün düşman kesilir; düşmanlıkta da haddi aşma, olur ki o düşman bir gün dost olur.
Yalancılardan daima uzak bulununuz. Çünkü onlarla içli dışlı olur ve onlarla dolaşıp kalkarsanız, siz de yalancı olursunuz.
Çocuklarınızı, kendi bulunduğunuz zamandan başka zaman için hazırlayınız, onları yaşayacakları zamana göre bilgilendiriniz.
İyilik yapmak, hayır ameli gizlemek, belalara karşı sabırlı olmak ve musibetleri dile getirmemek, cennet hazinelerindendir.
Bir kişiyi lâyığından fazla övmek riyâdır, dalkavukluktur; lâyığından az övmekse ya dilsizlikten ıleri gelir, ya hasetten.
Halk içinde en erdemlisi, yalnız kendi ayıbını arayan ve bu yüzden başkalarının ayıbını aramaya imkan bulamayan kimsedir.
Korku ümitsizliğe eş olmuştur; utanç mahrûmiyete. Fırsat bulut gibi geçip gider; hayırlı fırsatları elde etmeye çalışın.
Öfke kötü bir arkadaştır. Kusur ve çirkinlikleri açığa çıkarır, insanı kötülüğe yakınlaştırıp iyilikten uzaklaştırır.
Söz sizin ağzınızda olduğu sürece, söz sizin esiriniz, söz ağzınızdan çıktıktan sonra siz sözünüzün esiri olursunuz.
İnsanların en âcizi, insanlardan kardeş edinemeyenidir; Ondan daha âcziyse kardeş edindikten sonra onu yitirenidir.
Yanlışını gününde görüp nefsine sitem edersen yanlışın faydaya dönüşür. Dünde kalan yaşam geçmişle yok olur gider.
Halka karşı daima içinizde sevgi ve nezaket besleyin. Onlara bir canavar gibi davranmayın ve onları azarlamayın.
Hâin kişilere vefâda bulunmak, Allah’a hıyânette bulunmaktır; Hâinlere gadretmekse, Allah’a vefâ etmek demektir.
Giremediğin gönül senin değildir. Gönül yalnız gönül vermekle alınır, gönül istiyorsan önce gönlünü vereceksin.
Eğer hayırlı bir iş görmek istersen, bugünün işini yarına koyma. Çünkü yarına kadar ne olacağı belli değildir.
Fazîlet, en iyi maldır. Cömertlik, en güzel mücevherdir. Akıl, en güzel zînettir. İlim, en şerefli meziyettir.
Öfke delilikten bir bölümdür. Çünkü sahibi nadim olur, nadim olmuyorsa deliliği adamakıllı pekişmiş demektir.
Hiç kimsenin hatasını yüzüne vurmayınız. O hatayı işleyene hatasını, başka birini misal göstererek anlatınız.
Allah Resûlunu ilk kez gören, onu görür görmez heybetten titrer, onunla bir süre beraber olan ona aşık olur.
Bütün dünyayı verseler ve buna karşılık, bir karıncanın ağzındaki taneyi almamı isteseler; bu zulmü yapamam.
İlim maldan hayırlıdır; ilim seni korur, sense malı korursun. Mal, vermekle azalır, ilim öğretmekle çoğalır.
Allah’ın bir meleği vardır, her gün bağırır; Doğun ölüm için, toplayın yok olmak için, yapın yıkılmak için.
Bilgin kişinin bilgisinden dolayı şükrü, bilgisiyle amel etmesi ve o bilgiyi, müstahak olana belletmesidir.
Dert ve sıkıntının şiddetine sabır göster, bunuda sonu gelecektir. Bil ki sabır; bir asalet göstergesidir!
İnsanoğlu, her şeyden daha çok terazinin (kefelerine) benzer; ya cehaletiyle hafif veya ilmiyle ağır olur.
Şecaat ve cesaret namına hiçbir şey beklenemez. Kötü alışkanlıkları terk etmek, en büyük ibadetlerdendir.
Anadan, babadan kalanlara yetim derler, bana kalirsa asıl yetim olanlar, akıldan mahrum olan kimselerdir.
Kadrini bilen, haddini aşmayan, diline sahip olan, ömrünü boşa sarfetmeyen kimseye Allah Rahmet eylesin.
Ben öyle bir insan ıstiyorum ki; İktidarda iken halktan biri sanılsın, halktan biri iken iktidar sahibi.
Tamah cahillerin kalplerini hafifleştirir, yerinden söker; arzular, onu rehin alır; hileler, onu bağlar.
İnsanlarla öyle geçinin ki öldünüz mü ağlasınlar size; sağ kaldınız mı sevgiyle çağrışsınlar sizin için.
Çocuklarınızın yarın söz sahibi olmasını istiyorsanız, daha bugünden onlara iyi kitaplar hediye ediniz.