Kaç gönülden geldim geçtim, sayamadım sayamadım. Kaç buseden aşkı içtim, doyamadım doyamadım. Tatlı geldi zor kolaydan, mutlu çıktım her olaydan, ne Gülay’dan ne Tülay’dan, cayamadım cayamadım.
Meğer aşkı anlatan cümle şarkılar azmış. Tüm besteler çaresiz nihaventmiş hicazmış. Kim görmüş, kim yaşamış, hangi şiir kim yazmış! Her cevrine göz yumup bel büktüğüm günleri!
Yıpratamaz darbeler bugün dünden daha genç. Şimdi daha da zinde sağ sağ Mustafa Kemal. Samsun ufkundan güneş yeni doğmuş kadar dinç. Batmadı batmayacak çağ çağ Mustafa Kemal.
Dünyada cehennemi yaşamak demek buymuş, bir ben bir Rabbim bilir ne çektiğim günleri. Hangi şeyda Leyla’ya bu kadar saygı duymuş? Kim yaşamış önünde diz çöktüğüm günleri?
Saymadım, hasretinle bu kaçıncı yılbaşı! Bir ihtimâl de olsa döner diye bekledim. Ne bir demet karanfil, ne bir damla gözyaşı; bir hâl hatır sormayı dener diye bekledim.
Sen benim ikinci doğum günümsün, gençliğim maziye göçerken geldin. Sen benim geciken şanslı yönümsün. Son fırsat elimden kaçarken geldin. Ezan çiçekleri açarken geldin.
Biz hallacı Mansur’a yanan ışıklardanız. Mevlana, Hacı Bektaş, Yunuslarca pirdeniz. Biz Rahman deryasında yunan aşıklardanız. Kalır mı ruhumuzda günah denen kirden iz.
Çiçeğim, bir mesel var, eski bir atasözü. Zararın neresinden dönersen kâr, çiçeğim. Senin hayat çağının henüz baharı, yazı. Benim ömür bahçeme kar düştü, kar çiçeğim.
Serviler diyarına seninle gitmek varmış. Sensiz hayat sırtımda hörgüç anladım baba. Hasretin çöl güneşi kalbi nasıl yakarmış. Gölgenin kıymetini gör-geç anladım baba.
Kalender meşrep dostla sohbet eyle sen yine. Ecdadımız derler ya davul dengi dengine. Parası da pulu da lütfû da onun olsun. Selâmdan gayri paye verme cahil zengine.
Dönme, günahkâr ruhum ömrümce yaslı kalsın, yüzüme bahtım kadar gülme Allah aşkına! dönme ki meyhaneler hicrinle süslü kalsın, aldırma imdadıma, gelme Allah aşkına!
Benim aşka gururu çiğnetip yola düşen, sen bir hatır sormaya selam vermeye üşen. Ah! İçim ürperiyor ya evde yoksan Ayşen, islâh olmaz bu gönül iflâh olmaz bu yara.
Seni geçilmez gören gönül gücümü yendim. Vuslatından ziyade, hasretini beğendim. Sabrımla sarf ettiğin saadet sermayendim. Kıymet körü kalbimi kırıp kaybolacağım.
Ateşli bakışlara bağla umutlarını, ben güzele doymuşum, gözüm gönlüm aç değil. Rahmet bekleyenlere götür bulutlarını, gönlüm aşkın deryası yağmura muhtaç değil.
Söyle vicdanı kara söyle gönlü fukara, aman aman bir şarkı işittin mi şu ara? Sen dönmeden yağma yok şiir yok bestekâra, ehli söz kalem kırdı bana ağlar şuara.
Ömrünün son faslını sessiz sakin asûde. Geçirmek istiyorsan hayıflanma beyhude. Şaha müdane etme şan için şaşa için, huzur-u mahşer için canı gönülden hu! De.
On dokuzda başladı, otuz sekizde durdu. Bu cenneti bizlere on dokuz yılda kurdu. Türkün iman gücüyle zırhladı anayurdu. İnkılâplarla ördü ağ ağ Mustafa Kemal.
Can evindeki yerim hiç kolay dolmayacak. Bakışını terk eden umudun olacağım. Hiçbir gün mutluluğun dört dörtlük olmayacak. Evlat acısı gibi içinde kalacağım.
Bu nasıl edebiyat! Ne zavallı öğreti! Yalan yanlış bilgiler belleklerde iğreti aslını inkar eden zihniyet sayesinde, bir dörtlük yazamayan şaircikler türedi.
Tahliyem çıktı sanma, sanma ki azâdeyim. Dilimi çöz de bari halimi arzedeyim. Sadakât sembôlüyüm diye büstüm dikildi. Müstesna müzedeyim, karasevda-zedeyim.
Bahtımdan kara kışın ilk karşıma çıkışın. Gözlerimi ellere âmâ etti bakışın. Müdahil olmadılar ne kirpiğin ne kaşın. Tüm aklımı fikrimi yağma etti bakışın.
Sana ait evrenin bu muhteşem imarı. Sema eder yıldızlar senin emrine doğru. Sen sonsuz semavatın sırlarının mimarı. Ahatsın kâinatın ulu imparatoru.
Sen benim uykumu kahreden korkum, sen zehir zemberek sen zehir zakkum, sen benim cezamdın ben sana mahkum, sen sana sürgündüm sen bilmiyordun.
Aşkınla ne garip hallere düştüm! Her şeyim tamam da bir sendin noksan! Yağmur yaş demeden yollara düştüm, içim ürperiyor ya evde yoksan!
Gönül diyarında racon keserdim. Kükreyen arslandım sindirdi felek. Pervasız rüzgârdım zalım eserdim. Fırtınam koparken dindirdi felek.
Kelamullah Vahyedilen Muhammet. Feyzullah var mıdır senin üstüne. Gaffarın gönlünden kopan merhamet, Lütfullah var mıdır senin üstüne?
Bu gece rüyama efkârlı girdin, ne derdin var ise yaz gönder bana. Cemâlin gülerken bir resim çektir, kederden arınmış yüz gönder bana.
Ne çıkar sararıp solsa da yüzün! Gönlümde baharsın gelse de güzün. Çekilmez olsa da sitemin, nazın, başka yâr seçmeye gözüm kesmiyor.
Çeker gibi bakma hançeri kından, senin de canını yakan bulunur. Senin de bir zalim gelir hakkından, sana da bir kurşun sıkan bulunur.
Güldüğün her yerden gül biter sanma. Sen beni ilk defa yaralamadın. Ben sana kul köle olurdum amma. Sen bana bir günlük yar olamadın.
Sen gittin gideli olmadı gündüz, gözlerim sabahı görmedi henüz. Seninle olunca dağ tepe dümdüz, sensiz bütün yollar yokuştur bana.
Pişmanlık duyar da dönersen geri, gel de gör aşkından kalan eseri. Seyret ateşinin düştüğü yeri, hasretin zulmünü gör de öyle git.
Sevmek şöyle dursun sensiz baharı, yaşamak ölmekten hazin geliyor. Kapanmış sabahın bütün yolları, geceler ömrümden uzun geliyor.
Sessizim ne kadar üzsen de beni, ağzımı açmaya gözüm kesmiyor. Vurduğun zincirden çözsen de beni, bırakıp kaçmaya gözüm kesmiyor.
İdam mahkumunun söz hakkı vardı, bari son arzumu sor da öyle git. Arının çiçekte göz hakkı vardır, bir buse için dur da öyle git.
Sersefilim sevgilinin uğruna, abdal oldum göç eyledim giderim. Hançer vurdum gençliğimin bağrına, telâfisiz suç eyledim giderim!
Böyledir kısrağın deli çağları. Çalmadan oynuyor kıza bak hele! Ben yarattım diyor alçak dağları, kafirin verdiği poza bak hele!
Ben Allah’tan sonra seni överim seninle var oldu benim değerim. Senden başkasını nasıl severim! Almıyor sultanım, aklım almıyor.
Ateşe şu dedim göz göre göre, aklım zavallıydı duyguma göre, bahtına şükretti mecnûn bin kere, ağlarsın düştüğüm çölleri bilsen.
Gök gibi gürledin durdun başımda! Buz gibi sözleri kırdın başımda. Ahiret suali sordun karşımda; kıyamet vaktini yaşadım bugün.
Al götür eskici ne resmi kalsın ne yüzü,ne izi, ne ismi kalsın onsuz da gülmeye değer bu dünya onsuz da görmeye değer her rüya.
Sevgisiz evlilik hatadır bence; ya hekime ya hakime götürür. Bir kez daha düşün imzadan önce; aşksız nikah nikahsız aşk getirir!
Başıma derdinin darısı benim, gözünün yaşını silmeye geldim. Söyle, ne kadarsa yarısı benim, gardaş payı yapıp bölmeye geldim.
Hayrını umsan da hain kararın, eyvah’la telafi olmaz zararın, yarama tuz bastı ani firarın, düşerken tuttuğum son dalı kırdın.
Merhamet olmazsa kalp kiracında, tahtın da kurtarmaz seni tacında. Bir kara sevdanın darağacında, seninde ipini çeken bulunur.
Kervanı kırılmış çölden beterim hancıya yolcuya hasret giderim yüz karası olmuş gönül defterim dürülse ne yazar dürülmese ne?
Hiç şansın kalmadı dönsen de geri yitirdin verdiğim bütün değeri aşkına emanet ettiğim yeri bu kadar kırmasan ne kaybederdin?
Kapandı sevdanın dönemi bence, kalmadı leyla’nın önemi bence, gene mi özendin gene mi gence, sana söyleyecek sözüm yok gönül.
Aşkımın ahıyla tutulur yakan, alıcı kuş kadar sürmez fiyâkan. Senin de gözünü yaşlı bırakan, senin de boynunu büken bulunur.
Ayağımda çarık elimde asa, sana geleceğim mutlaka bir gün. Aşktan kutsal mıdır medeni yasa, senin olacağım mutlaka bir gün.
Bir bayanın ağzından ‘ne istiyorsan onu yap’ cümlesi çıktıysa, ‘nede olsa burnundan fitil fitil getiririm’ anlamına gelir.
Bazıları alışmış durmadan sevgili değiştirmeye. Haklısınız, çünkü biz alışkın değiliz sevmediğimiz adama seviyorum demeye.
Alıcı kuş gibi yağdın üstüme, canımı güç belâ taşıdım bugün. Kalıcı kış gibi yağdın üstüme, huyundan soğudum üşüdüm bugün.
Çölde gökyüzünde bir bulut gezer. Görevi gölgeni takip efendim. Görünce hikmeti ilahi sezer. Bahira isimli rahip efendim.
Erken yatana tavuk, çok çalışana inek, aklını kullanana çakal, kıskanmayana domuz denilen bi ülkede insan olmak çok zor.
Ulan oğlum, aşk için meşakatli intihar metotları geliştirmeyi bırakın. Uğruna öldükleriniz, size bir yerleriyle gülüyor.
Avrupa birliği yetkilileri, hesap makinesiyle leblebi yazabildiğimizi bilse, aslında bizi kırmızı halıyla karşılar.
Aşk zordu senin için, basit olanı seçtin ve gittin. Zamanla anladım ki; zor olan ben değildim, basit olan sendin.
Gelen bir şey katmaz artık bana, giden de hiçbir şey eksiltmez. Gel yada gelme sevgili; artık hiç farketmez!
Masal kitaplarına benzedi artık zamane aşkları. Okuması çok güzel ve zevkli; ama inanması bir o kadar zor.
Ya benimle kalırsın hep, ya da silinirsin bu yürekten! Ha var, ha yok değil, ya var olursun yada yok.